İNSANLIK SUÇU

 


Selam Nana! Nasılsın bugün. ‘’Gözlerim ve zambaklarımla beraber güneşin merhabacısıyız yine. Ya sen, bu gün de erkencisin.’’ Her seferinde Nana usanmadan bunu söyler. Halbuki her gün karşılaşırız bu saatlerde. Nana mahallenin Rum göçmenlerinden, göçmen dediysem senden benden eskidir bu mahallede, Yunanistan’dan pis Türk diye kovulmuş, Balat’ta da gavur tohumu olmuştur. Fakat Pire’yi Balat’tan, Balat’ı Pire’den ayırmaz. Halt etmiş bizimkilerle yunanlar! Nana gibi dünyalar tatlısı bir kadını kim neden ötekileştirsin. Olsa olsa insanın işi bu zaten. Yine iş dedim. Nana gülerek ‘’Valla bu işi de senden başka yapan yok.’’ Gülümsedim ve Nana birden fısır fısır konuşmaya başladı. Ya çok önemli bir şey söyleyecek ya da en büyük günahı olan karşı komşusu namı değer Süslü Pakize’nin geçen hafta kaç farklı adamı kardeşim, kuzenim diye eve getirdiği dedikodusunu. Ah Nana! Tek defosudur insanların hakkında bilip bilmeden sokaktan geçenlerin uydurduğu şeyleri yaymak. İnsanın özel hayatının içine dahil olmaya çalışmak, onu eleştirmeyi kendinde hak bulmak yine insana yaraşır bir hareket.  ‘’Bu mektuplar kendi zamanıma götürüyor beni; oraların kokusu, aylarca mektup yolu, yani seni, bekleyerek sabrı öğrendiğimiz zaman denilen şeyin gerçek olduğu yıllar.’’ Ah Nana! yine gözlerinden pıt pıt yaşlar düşmeye başladı. Ne zaman anımsasa böyle eskiyi hemen ıslanır o gökyüzü kadar mavi gözleri ve ton ton yanakları. Kim bilir ne acılar yüklemiştir o gözyaşlarına, hangi ayrılıklar hangi sevdalar vardır. Taşıdığım mektuplar bir fotoğraf albüm gibi Nana’yı geçmişe götürürken, Nana’nın Pire’de birine sevdalı olduğu aklıma geldi. Çok sevmişler birbirlerini bildiğim kadarıyla. Ve yine bildiğim kadarıyla oğlan Yunan, bizimki Türk. İnsan, insanın duygu bağlarını kendi benciliği için, onların rızasını gözetmeden, nasıl kese bilir? Duyguları öldürmek, intihara sürüklemek insanlık suçu değil midir? Bunları neden yazmaz ceza kitapları? Unutarak kurdum bu cümleyi hukuk kitaplarını da insanların yazdığını!  Ah bu sorularla benim de kafamı çorba yaptı bu insanoğlu. Nana’yı teselli etmek zordur ama yine de denedim şansımı. Fakat Nana’nın özlemi çok derindeydi. ‘’ hala daha şu sokak köşesinden çıkıp gelmesini bekliyorum her sabah güzel insanlarla beraber yarım kalmış hayallerimi. Anılarımı soracak olursan onlar zaten benimle…’’ Nana arkasını döndü ve gitti. Postacı her sabah çantasına bakıp konuşan bu kadını dinliyor ve tüm posta merkezi dalga geçiyordu zavallı adamla. Lakin ben ‘’postacının çantası’’ buradayım! Nana’nın, en güzel dostu ve şahidim onun duygularını bir avuç kin ve öfke ile boğan bu insanlık suçuna...

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.